28 Eylül 2013 Cumartesi

Yol aldık, beraber rüzgarla


Yaramaz küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum bugün kendimi. Sanki büyümemişim, işe başlamamışım, sanki kendi kararlarımı almıyormuşum, sanki küçükken dinlediğim masallarda ki kahramanlar kadar sihirliymişim gibi.

Bugün farklı bir gün. Bir sonbahar ayında ki, hemde bu ay adına şiirler yazılmış, şarkılar okunmuş 'Eylül' ayında kocaman kararlar aldım.


Her zaman ki ben işte :) 

Bir kış masalı yazmaya karar verdim. Bu kış diğerlerinden farklı olacak. Bir göz gezdirdim bloğuma neler yazmışım diye, biran önce okulumun bitmesini iş hayatına atılmayı ve bu şekilde hayatımın düzene gireceğini düşünen benmişim, bunu hatırladım. Ama hayal ettiğim gibi olmadı. Ne kendime zaman ayırabiliyorum, nede başkalarına.  


Bugün Haşmet Babaoğlu köşe yazısında tüm düşüncelerimi kaleme almış. Demiş ki: 'Sürekli "durup bakmanın gereğinden" söz ediyorum ya, bazen ben de kafamı kaldırıp etrafıma bakmayı unutuyorum. Kolay değil çünkü. Hele şehirdeysen, her şey hızla akıp geçiyorken, durup bakmak kolay değil.' 

Sonra düşündüm, kahvemi içtim  sonra ne kadar hızlı yaşadığıma karar verdim. İleriyi düşünmekten bugünü kaçırdığımı, bugünün ne kadar değerli olduğunu. 

Sonra şöyle devem etmiş yazısına büyük üstat: ' Bırakalım onu bunu. Eylül güneşinin değerini bilelim. Şükredelim!' 

Bende dedim ki  Ezginin Günlüğün den Zerdalileri açıp kendimi dinlemeyi hatırlatmalıyım,  plan yapmadan ne düşünüyorsam onu yapmamın gerekliliğini bir daha unutmayayım diye.

Kitap ve müzik dolu bir hafta sonu olsun herkese.

fincana kahve koydum gel artık kimse kıramaz beni, o kül gibi deniz o sesiz kız, kayıp bir sandala binip gitti ♫♪



Bir Şarkı Molası ♪ ♫

.Bugünlerin şarkısı bu olsun.. Her geçen gün biraz daha büyüyorum. Hayat hep böyle miydi ki? Yoksa ben mi şimdi fark ediyorum, sorguluy...