8 Eylül 2018 Cumartesi

Bebeğime Dokunma!!


Bugün bir programda; çocuklu bir annenin dışarı çıktığı zaman marketlerde, parklarda, deniz kenarında yada herhangi bir yerde aileden izinsiz çocuklarını sevmenin ne kadar yanlış bir şey olduğu konuşuldu.

Eşimin ailesi ile birlikte de geçen gün bu konu üzerinde  konuştuk, tartıştık. Onlara göre ailelerin çok abartı tepki  verdiklerinden, fevkalade yanlış bir yol izlendiğinden yakındılar. Ne yazık ki dışarı da ki insanlar gibi düşünüyorlar. Çok üzüldüm. Ülkemizde samimiyetle sınırları karıştırıyoruz. Oysa ki bilinçli anne baba olmak için genç olmak gerekmiyor.

Ben bebeğime tanımadığım insanların dokunmasını, öpmesini, sevmesini istemiyorum. Ben nasıl uzaktan seviyorsam dışarı da ki tanımadığım çocukları, onlarda benim çocuğumu öyle sevsinler istiyorum. Aman canım sen de ne abarttın hiç mi çocuk sevmeyelim” diyenler de olabilir. Sevelim  evet ama sevgiye muhtaç bunca çocuk varken, sevgi her şeyin ilacıdır diyorken; uzak duralım, sevmeyelim birbirimizi demiyorum. Fakat, hem günümüzün şartlarını göz ardı etmeyelim, güvenliği elden bırakmayalım, hem de sevelim derken zarar vermeyelim .

Yurt dışında yasaksa tanımadığın kişilerin çocuklarını sevmek ülkemizde de böyle olmalı.
Ne yazık ki kendi evlatlarını gereği gibi sevmeyen aileler, ne hikmetse başkalarının çocuklarını sevmek konusunda pek bir hevesliler.

Bunlar için kesinlikle; eğitim verilmeli, reklamlar yayınlanmalı, küçük el broşürleri yayınlanmalı,  kamu spotu oluşturulmalıdır. 

Ben karşılaştığım her insana anlatmaya çabalıyorum.. Ne olur her ailenin, her bireyin, bebeklerin bile özel bir sınırı olduğunu unutmayın. 

Bu konu ile ilgili okuma yaparken bir blog sayfasından bir yazı ile karşılaştım. Şöyle diyordu:  Tanıdıklarınızın ise, ancak çocuğunuzun arzusu dahilinde ve ”doğru şekilde” sevmelerine müsaade edin. Çocukların koruyucusu anne ve babadır. Yabancıların çocuğunuz üzerinde yapacağı ”nasıl sevileceği” hakkındaki yorumlar ve öneriler sizin bu konudaki tutumunuzu etkilemesin. Temas yoluyla geçen, günümüzde çocuklarda sıkça görülen el-ayak hastalığı gibi birçok hastalığı ise, yeterince temiz olsak dahi birçok hastalığın taşıyıcısı ola bildiğimizin en önemli örneklerinden biri. Bir ufak dokunuş bile, bir çocuğun çok ciddi hastalıklar yaşamasına sebep olmaktadır. Çocukların ruhsal ve fiziksel olarak nasıl etkilendikleri ve güvenlikleri, bir sevgi gösterisinden çok daha önemlidir.Dokunmadan sevmelerini söylediğim ”tanımadığım” insanların ilk tepkisi ”neden?” oluyor.  Biri size hayır dediğinde bunu üstelemek, nedenini öğrenerek ikna olmak, merak etmek ihtiyacını anlayamıyorum. Bu bir hak değil. Kimse sizin çocuğunuz sevmek hakkına sahip değil. Bu sebeple sebebini açıklamak zorunda olmadığınızı hatırlatmak istiyorum. Ve ”Sizin gibiler yüzünden insanlar çocukları sevmeye korkuyor” diye bana bağıran teyze, keşke biraz korksalar." Ah, keşke!

#bebeğimedokunmayın

Hadiyin hep birlikte bunları yapma vakti!

1) Dudaklarından öpmeyin kuzularınızı,
2) Kalabalık araçlarda otur teyzenin kucağına, sıkış amcanın yanına diyerek yabancılar ile arasında bağı kuvvetlendirmeyin.
3) Akraba dahi olsa çocuğunuzu kimse ile tuvalete yollamayın.
4) Kendini öptürmek istemiyor ise "öpsün bir kere" demeyin ona kızmayın.
5) Utana sıkıla modern olacağım diye çocuğunuz ile banyo yapmaya çalışmayın. (dikkat bebeğiniz ile demiyorum)
6) Vücuduna o istemedikçe kimse dokunamaz bunu ona öğretin
7) Eğer eşinizden ilgi alaka görmüyorsanız bu tatmini çocuğunuza aşırı temas göstererek kendinizi yalancı tatmin etmeyin.

5 Eylül 2018 Çarşamba

Eylül

Ben geldim..

İki haftadır yazmak istiyorum. Fakat minik oğlumuzun dişleri çıkmaya başladı. 2 haftadır kendime bile zaman ayıramadım.

Bugün o kadar iyi vakit geçirebildim ki, öyle mutluyum ki; eşimde sağ olsun işten geldiğinden beri oğlumuzla ilgileniyor. Şuan ikisi salonun koltuklarında uyuyor. Bende Hande Mehan -Sen Beni Güzel Hatırla şarkısı ve sıcacık kahve eşliğinde yazıyorum size.. (Şarkıyı yazının sonunda paylaşacağım), (Bu aralar Hande Mehan dinliyorum. Çok iyi geliyor, tavsiye ederim.)

En sevdiğim mevsim geldi. Sonbahar.. Böyle reklam kokan bir Eylül sevdalısı değilim. Gerçek has be has sonbahar sevdalısı var karşınızda.. Bu aylarda pek bir düşünür oluyorum. Sorguluyorum. Sakin kalabiliyorum. Çevremde kimseyi istemeyebiliyor, çokça yürüyüş ve hava almak istiyorum. Bu yıl Çınar ile nasıl olacak bilmiyorum ama bugün ilk defa Yağmur ile tanıştı. Öyle mutluydu ki, sonra şu cümle geldi aklıma; "yağmur mevsimi geldiğinde şemsiyenin altına girmekten hiç hoşlanmayan, yağmura âşık küçük bir çocuğu anlatıyordu gözleri." Evet oğlum ağaçlara, havaya, rüzgara ve yağmura aşık bir çocuk. 

Elimde Leyla ile Mecnun kitabı var bu aralar. Uzun zaman önce almıştım. Ancak başlayabildim. diziye aşık biri olarak. Çınar fırsat verdikçe okumaya çalışıyorum., ilerleyen zamanlarda kitap hakkında ki düşünceleri mi de paylaşırım sizinle.. 

Dediğim gibi öyle bir merhaba demek istedim, buralardayım. Dinliyor, okuyor, eylülün tadını çıkarıyorum. Kafamda deli sorular var. Bir ara konuşalım. Oğlumu gördünüz mü? Sizleri bu akşam tanıştırmak istedim.

Çok akşam..

Sihir devam ediyor. Saat 23:18, gece sakin, gece uzun, gece pek bir şiir.  Orta okulda aşık olduğum adamın ve oğlumun yanıbaşındayım. Uzun uzun kokularını içime çekiyor, mum ışığında onları izliyorum. Rüyamı görüyorum. Hayır, elim onların elini kavrıyor, şükrediyorum. Binşükür.. 





                                           ♪


                     

Bir Şarkı Molası ♪ ♫

.Bugünlerin şarkısı bu olsun.. Her geçen gün biraz daha büyüyorum. Hayat hep böyle miydi ki? Yoksa ben mi şimdi fark ediyorum, sorguluy...